Dünyaca meşhur beyaz perde ustası ve yazar Elia Kazan, kendini bir Amerikalı ya da Yunan gibi değil, bir Anadolulu gibi hissederdi. Bir çok oyuncuyu da beraber çalışmaya "Anadolu gülüşü" diye isimlendirdiği becerisiyle ikna ederdi.
Bu beceri onu, yaşamı süresince taşıyacağı "işbirlikçi" etiketinden kurtaramadı. McCarthy dönemindeki hataları, onu yaşam boyu kovaladı. Üçüncü Oscar’ını bile üzüntüyle kaldıran Kazan, bir ihtimal birazcık avunmak ve arınmak için annesinin dizlerine koşan bir çocuk şeklinde, memleketi Kayseri'nin yollarına düştü. Kaderini bilen fakat ölmeden önce ona karşı savaş veren bir Yunan trajedi kahramanı şeklinde.
Kadim Anadolu, bambaşka ilkelere haiz, değişik deneyimler yaşamış iki insanı, Zülfü Livaneli ve Elia Kazan'ı kim bilir tek ortak yolculuklarına çıkarmayı başardı.
Livaneli'nin esrarengiz satırlarından okuyacağımız bu sıradışı yolculuğu, M.K. Perker'in görkemli çizgileriyle izleyeceğiz.