"Gözler yalan söylemez" sözü önemli bir gerçeği vurguluyor bize. İnsan, davranışları ile birçok şeyi gizleyebilir, ama gözleriyle asla. Bir başka sözde de, "gözlerin, kalbin aynası olduğu" söylenir. Zaten gözler üzerine bunca yazılanlara çizilenlere bakılırsa, rûhumuzun bu dışa açılan pencerelerinin önemi rahatlıkla anlaşılır. İrfani düşüncede olgunluğa giden yolu çok güzel özetleyen Hacı Bektaş Velî de, çevresindekilere "eline, beline, diline sahip ol" diye öğüt verirmiş. Göz bir yere kaymamış olsun, peşinden "gönül"ü de sürüklüyor. Ondan sonra da diğer uzuvları kontrol altına almak kolay olmuyor. Kaynaklar bize, "göz sahibi olmaktan utanan" insânların varlıklarından da söz eder. Böyle insânların, Allah'ın lütfu ile ferasetleri o kadar açılmıştır ki, başkalarının gözündeki günah izlerini bile görecek noktaya erişmişlerdir.Necip Fazıl Kısakürek de bir beytinde bu gerçeği şöyle şiire döker: "Onlar ki, göz sahibi olmaktan utanırlar, Gözüne bakar bakmaz Müslümanı tanırlar..." Elinizdeki bu mütevazı çalışma, işte bu "göz sahibi olma" endişesinin ve gözlerdeki sorumluluğun önemine dikkat çekmek üzere, sadece Kur'an kaynaklı bir tarama sonucu oluşmuştur.Sayfa Sayısı: 152Baskı Yılı: 2008Dili: TürkçeYayınevi: İnsan Yayınları
İlk Baskı Yılı : 2008
Sayfa Sayısı : 152
Dil : Türkçe