Marksizm, çıkışında insanın kendi kuramsal uğraşının ürünlerine yabancılaşmasını aşmayı hedefliyordu. Ama gelişimi bunun tam tersi yönde oldu. Akılcı bir felsefeyle tamamlanan bir bilinci nesnelcilik haline geldi. Her toplumu tekniğin gelişmesiyle izah ettiğini iddia eden bir "materyalist tarih anlayışı"na teslim oldu. Artık insanlar tarihi değil, tarih ve onu belirleyen teknik insanları üretir oldular. Her şeyin "madde", maddenin de bütünüyle "akıl" olduğu, bunların "diyalektiğin kanunlarına" tabi oldukları Marksizmin amentüsü haline geldi. Tarih konusunda mutlak bir bilgi olduğuna göre, artık insanların özerk eylemlerinin bir anlamı yoktu. Siyasal eylem teknik bir uğraş olarak algılanabilirdi.Castoriadis'in amacı, Marksizmin ilk esin kaynağını yeniden yakalayıp, yaptıkları, söyledikleri ve tasarladıklarıyla insanların tarihi yarattığını hatırlatmak. Tarihi bir ontolojik doğuş ve toplumun imgeleminde kurulan bir süreç olarak ele almak, tarihin insanlara içkin olduğunu göstermek. İnsanların kurumlaştırarak kurduğu toplumu dönüştürme, yani tarihi yapma gücünün insandan başkasına ait olmadığının felsefi temellerini bu kitapta bulacaksınız.Sayfa Sayısı: 293Baskı Yılı: 1997Dili: TürkçeYayınevi: İletişim Yayıncılık
İlk Baskı Yılı : 1997
Dil : Türkçe